banner100

AYHAN SÜRMEN’İN KALEMİNDEN “FINDIĞIN KOKARCA KISKACI”

AYHAN SÜRMEN’İN KALEMİNDEN “FINDIĞIN KOKARCA KISKACI”

Gündemden hiç düşmeyen ve ülkemizi sürekli meşgul eden olaylar nedeniyle bölgesel konularda bizi bekleyen ciddi riskler kulak arkasına atılmaktadır.

Ülkemizin makro ekonomik dengesi içinde ticari bir emtia olarak ihracata konu fındıkla ilgili yakın geçmişte ortaya çıkan ve yıkıcı sonuçları hızlıca görülmeye başlayan kokarca istilası başta fındık olmak üzere tüm bitkisel ürünlerimizi, hatta bitkilerin tamamının biyolojik yönden zarara uğratarak ekonomimize ve geleceğimize ait riskleri daha da artırmaktadır.

Güzide şehrimizin de içinde olduğu Karadeniz Bölgesindeki fındık üreten illerin ürettiği ihracata konu fındık ürünü ülkemize yıllık olarak yaklaşık 2-2,5 Milyar Dolar getiri sağlayan son derece önemli bir ticari emtia olarak bilinmektedir.

 Ancak fındık tarımı bu güne kadar böylesi hiç görülmemiş olan büyük bir risk altına girmiştir.

 Zira Bölgemizdeki tarım ürünlerinin tamamına müptela olan bu böceğin bölge içinden veya dışından gelmiş olması ayrı bir araştırma konusu olmakla beraber, bu böceğin ana hedefinde fındığın ilk sıralarda olması işin teferruatını sonraya bırakıp bir an evvel akut tedbir alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Çiftçilerin ürününe verilen fiyat %50 randımanla ilgili olarak 130 TL/kg olmasına rağmen şimdiye kadar özellikle TMO’nun aldığı ürünün randıman-fiyat ilişkisine bakıldığında mali yönden ortaya çıkan kayıp, Kokarca böceğine karşı yapılacak mücadelenin finansmanının çok çok üzerindedir.

 Ortaya çıkan duruma göre, tarımsal verim başta olmak üzere fındığın toplanmasından ihracatına kadar her kademede ciddi verim düşüşü söz konusudur.

Bu durumda kokarca ile mücadelede konunun bütüncül mücadele olmaması durumunda tüm mücadele harcamaları zarar ve ziyandan ibaret olacaktır.

Zira bir çiftçi bahçesinde bu mücadeleyi yaptığında diğer çiftçinin yapmaması işin mücadelesini akamete uğratacağından yapılacak mücadele bir Milli Güvenlik Konusu gibi ele alınarak devletçe yürütülmesi, gözetilmesi, denetlenmesi ve kontrol edilmesi gereken bir durumdur.

Böyle bir çalışmanın finansmanı ise zaten mücadele sonunda erişilmesi beklenen eski verimlilikle telafi edilmiş olacaktır.

 Bunun da ötesinde gerekirse çiftçilere verilen destekler durdurularak bu alanın finanse edilmesi cihetine gidilmelidir.

Tüm bu hususlar bir yana konuyla ilgili şimdiye kadar yapılan çalışmalarla sonuca ulaşılması mümkün gözükmemekte ve bu çalışmalar ümit verici düzeye erişememiş gibi durmaktadır.

 Konunun ne Tarım İl Müdürlükleri, ne Ziraat Odaları ve ne de Çiftçi Birlikleri vs üzerine bırakılarak çözüme kavuşturulması mümkün gözükmemektedir.

Bununla beraber ülkemiz tarım ürünü ihracat kalemlerinin başında gelen fındıkla ilgili İhracatçılar Birliği, Ticaret Borsası ve Ticaret Odasının sessizliği anlamlıdır. Böyle bir duruma böyle ilgisiz bir tutum doğrusu akıl erdirilebilecek bir durum değildir.

 Herkesten önce tehlikeyi görüp bu tehlikeyi başta paydaşların ve çözüm ortaklarının gündemine taşıması gereken bu Kurumlar iken, bunlar dasinerjisini bir türlü oluşturamadığına göre bizi yakın gelecekte terk edebilecek fındık ürünümüzü bekleyen tehlikeleri haykırmak bize kadar düşmüş gözüküyor.

Sonuç itibariyle fındık bahçelerinin yok olması onların yetişme süresi kadar uzun sürede olmamakta, bir kıvılcım misali bu kokarca illeti tez zaman top yekün seferber olmamızı zorunlu kılmaktadır. Bu mücadelenin Kurmay aklını da gaflet uykusuna dalmış olan Yetkililerin uyanmasına bıraktığımız bu zaman diliminde tez zaman uyanmaları temennisiyle…

Herkesin şuurlu ve farkındalıklı bir bakış üretmesi ümidiyle…Hoşça kalın.

Güncelleme Tarihi: 31 Ekim 2024, 13:03
YORUM EKLE

banner95